Antalya Tatil Yerleri
Antalya,
coğrafyası turistik yerlerinin çok kıymetli olması nedeniyle her yıl
milyonlarca turisti, kendine çekmeyi başarıyor. Antalya, şelalelerin berrak,
denizinin masmavi, insanının güler yüzlü olması ile Türkiye'nin en çok turist
alan şehirleri sırasında kesinlikle bir numarayı hak ediyor. Turistleri en çok çeken
şehir olsa da yabancı turistlerin bu bölgeye gelmesini sağlayan temel etken ilçeleridir.
Antalya'nın Tatilde Vazgeçilmeyen İlçeleri
Akseki: İlk adı Marla'dır. Konumu Toroslar üzerinde
bulunur. Bu ilçe daha sonraları Selçuklu ve Osmanlı yönetimine geçmiştir. Bu ilçe
de Roma İmparatorluğu döneminden bu güne toplulukların birlikte yaşadığı
bilinmektedir.
İlçe önceleri
Roma İmparatorluğu hakimiyetinde olsa da Malazgirt Savaşı'ndan sonra ilçenin Türk
nüfusu her geçen gün artmış ve burada daha çok Oğuz boylarına ait Türkmenler
yaşamaya başlamıştır.
Önceleri Alanya
ilçesine bağlı olan Akseki, 1872 yılında Alanya'dan ayrılmıştır. Antalya Konya
Eyaleti kapsamında 1901 yılında tamamen bağımsızlığını kazanan bir ilçe
olmuştur, bazı köy yerleri Seydişehir'e bırakılmıştır.
Akseki ilçesinin
en önemli özelliklerinden birisi ise Kardelen çiçeğinin anavatanı olmasıdır. İlçenin
coğrafi yapısı daha çok dışarıdan bakıldığı zaman dağlık ve engebeli bir görüntüsü
vardır.
İlçede yaşayan
halk çoğunluk olarak ormancılık, hayvancılık ve ticaret ile geçinse de bağcılık
ve bademcilik bu ilçede görülen diğer yetiştiriciliklerdendir. Çok taşlı
olmasına rağmen, sulanabilen arazide meyve ve sebzecilikte yapıldığı görülmüştür.
Serik: Batı Trakya'da yaşayan Türk
toplulukları Balkan Savaşı esnasında muhacir kimliğiyle, bir diğer savaş olan
Girit Savaşında ise Girit'te yaşayan Türkler Serik'e gelip burada yaşamaya
başlamıştır.
İlçe merkezi,
Antalya'ya 30 km uzaklıkta bulunan Serik ilçesi, Akdeniz'de 22 km kıyı şeridine
sahip, denizden yüksekliği 26 metre, merkezi ise 8 km içeri de bulunmaktadır.
Seyrek dalgalı ovacık bir arazi üstüne kurulmuştur. Her yerde olduğu gibi bu ilçede
de hayvancılık ve ormancılık Serik ilçesinin, yöre halkının geçimi için başı çekmektedir
ancak ova taraflarında ziraatçılıkta icra edilmektedir.
Serik ilçesinde
çalışma düzeni mevsimlere göre farklılık göstermektedir. İlkbahar ve Yaz aylarında
turistlerin bu bölgeye akın etmesi, yöre halkının en büyük gelirlerinden birisi
olmuştur. Kışın ise turistlerin gelemeyeceği için halk tarıma yönelmektedir. İlçe
halkının ekonomisinin %90'ı tarım ve turizmden geçinmektedir.
Alanya: Belki de Antalya denilince akla gelen
ilk ilçelerden birisidir. Neredeyse tüm turistlerin odak noktası olabilecek bir
ilçedir. Bünyesinde bir çok turistik mekan, gezi rehberleri, otel bulundurur.
Antalya'nın Turizm'den en çok gelir sağladığı ilçe Alanya'dır.
İlk adı
Coracesium'dur. Alanya ilçesi, ilk çağlarda korsanlara ve yağmacılara ev
sahipliği yapmıştır. Ondan sonra gelen Bizans döneminde ise birçok derebeyliğine
ev sahipliği yapmış ve sonunda Anadolu Selçukluları'nın hüküm sürdüğü
zamanlardaysa başkent olmaya layık görülmüş, mükemmel güzellikte ki tarihi bir
ilçedir.
Alanya antik çağda
Kilikya ve Pamfilya arasında yer almıştır. Tarihçi ve Yazar Heredot'a göre ise
bölgede yaşayan insanların soyu Truva Savaşı nihayetinde Anadolu'ya dağılan
insanlardan meydana gelmiştir.
MÖ 4. yy’da
Persler'in istilası altında kalmıştır ancak zaman ilerledikçe ilçe korsanların
yaşadığı mekan haline gelmiştir. 135 sene boyunca korsanlar burada hüküm sürmüştür.
Tarih MÖ 139 yılını gösterdiğinde Seleukos İmparatorluğu kenti hakimiyeti altına
almıştır. İmparatorluk istila ettiği halde korsanların yaşadığı yer olmaktan sıyrılamamıştır.
Haçlı Ordularının,
1204 senesinde Latin İmparatorluğunu bu toprakların üstüne kurması üzerine
Anadolu'da bir yönetim, güç boşluğu meydana gelmiştir. Kilikya Ermeni Krallığı
adına soylu bir derebeyi olan Kyr Vart, Kaloronos'ta otoriteyi sağlamıştır.
Bu durumdan
rahatsız olan Alaaddin Keykubat, Alanya kentini 1221 senesinde fethetmiştir.
Şehir, en parlak dönemini Anadolu Selçuklu Sultanı Alaattin Keykubat döneminde
yaşamıştır. Bugün hala kale, tersane, ayakta kalan birkaç yapı görüyorsak o dönemde
kalmıştır.
Anadolu Selçukluları'nın
dağılmasından ötürü kent, Karamanoğlu Beyliği'nin hakimiyeti altına girer.
Kent, 5.000 altın karşılığında Mısır Memluk Sultanlığı'na 1427 yılında satılır.
1471 zamanlarında
Anadolu'da birliğin sağlanması ve Osmanlı Beyliği'nin kendini öne çıkarması ile
Fatih Sultan Mehmet'in güvendiği bir komutan olan Gedik Ahmet Paşa önderliğinde
Osmanlı Devleti topraklarına adını yazdırır.
Mustafa Kemal
Atatürk 1931 yılında programı dahilinde olmamasına rağmen Alaiye'yi (Alanya)
ziyaret etmiştir. Alaiye halkı Atatürk'e sevgi ve saygılarını bildiren bir
telgraf çekmiştir ancak Atatürk'e iletilen telgrafta Alaiye kentinin ismi bir
yanlışlık olduğu için Alanya diye yazılmış, bunu gören Atatürk bu ilçenin
isminin Alanya diye değiştirilmesine karar vermiştir.
Kent'in
Cumhuriyet Dönemi'nde aldığı en son isim ''Alanya''dır. Günümüzde hala Alanya
diye geçmektedir.
Kent, coğrafyası
sebebiyle kuzeyinde Toros Dağları ve güneyinde Akdeniz'i barındırır. 70 km'lik
bir alana (kıyı şeridi boyunca) sahip bir ilçedir.
Manavgat, Side,
Selge benzeri eski illere ev sahipliği yapar.
Bu coğrafyanın ayırt
edici özelliklerinden biri de taşlık özelliğe sahip yarımadanın doğu ve batı
olarak ikiye ayrılmış oluşudur.
İlçenin batısında
Kleopatra sahili bulunur.
Kayaların ve
toprakların yüksekten alçağa harekette bulunması itibariyle ilçe bölünmüştür.
Böylelikle Mahmutlar, Sugözü ve Yumrudağ gibi bölgeler meydana gelmiştir.
Ülkenin
ekonomisi ve halkın geçimi tamamıyla turizm ve tarıma dayalıdır. Ülkede her yıl
milyonlarca turizm gelmesi sebebiyle yetiştirilen meyveler, sebzeler vs.
otellere dağıtılmaktadır. Otellerin yemeklerini yetiştiği yerden yapması da bu
kentin otel yemeklerini ayrı lezzetli kılmaktadır.
Alanya kenti, ülke
turizminde tek başına dev bir gelire sahiptir. Turizm ilk başlarda kendin yap,
kendin ye usulü olan apart otelde başlamıştır ancak gün geçtikçe oteller
tesisinin büyüklüğünü günbegün artırmıştır. 1980'li senelerde yapılan turizm atılımı
sayesinde tesislerde 500-1000 kişi konaklar iken bu sayı 4000-5000'e kadar yükselmiştir.
Bünyesinde çeşit tesis ve olanakları da barındırır.
Tarım olarak
kentte çoğunlukla muz ve avokado yetiştirilir. Alanya muzu tatlı ve yemesi
zevkli olmasının yanında ithal muz ile neredeyse aynı boyutlara kadar
ulaşabilir. Yöre halkının yetiştirdiği bu muz ithal ediliyor. Türkiye'nin
ithalatına büyük katkı sağlıyor.
Kaş: Antalya'nın bir diğer Turizm cenneti
olan Kaş, her sene milyonlarca turisti ağırlamayı başarıyor. Alanya'nın aksine
daha çok Türklerin gittiği Kaş ilçesi plajı, denizi ve güler yüzlü insanı
sebebiyle Türklerin uğrak noktasıdır. Her sene milyonlarca
turistin buraya gelmesi sebebiyle Türkiye'nin turizm sektörüne çok büyük katkı
sağladığını söyleyebiliriz.
Kaş'ın yanında
ismi bilinen birkaç antik kent yanında ismi bilinmeyen birçok antik kentte
mevcuttur. Bunlar ise irili-ufaklı antik yerleşim yerleridir.
Eşen çayına
bitişik olmasından ötürü Muğla'nın Seydikemer kentinden ayrılmaktadır. Kuzeyde
Elmalı, Doğuda ise Demre ilçelerine komşuluk etmektedir. Antalya il merkezine
uzaklığı ise 189 km olan Kaş kentinin sahil uzunluğu ise 70-80 km arasındadır.
Kaş kentinde
Akdeniz iklimi, Maki bitki örtüsü hakimdir. Antalya'nın diğer bölgelerinde olduğu
gibi yazları yağışsız ve kurak, kışları ise hafif ılıman ve serpiştiren yağmur
hakimdir.
Kaş,
Antalya'nın diğer ilçelerinde olduğu gibi turizm ile geçimini sağlar. Elma
yetiştiriciliği Kaş'ın kış zamanında ithalatını ve geçimini idare etmesi için
temel etkenlerdendir.